Dövüş Kulübü / Chuck Palahniuk Jetonya Kitap İncelemesi

Orijinal Adı: Fight Club

Sayfa Sayısı: 224

Yayınevi: Ayrıntı Yayınları

ISBN: 9789755393226

Benim Gözümden:

   “Fight Club’ı izledin mi?” şeklinde sorulan sorulara ‘hayır’ cevabını veren birini pek görmedim. İzlemese bile hakkında mutlaka bir şeyler duymuştur ve bu yüzden içeriğiyle ilgili bilgi sahibidir. Çünkü filmi izleyip etkilenenler yaklaşık 20 yıldır herkese spoiler yediriyor.

    Çoğu kişi gibi ben de ilk önce filmini izledim. Hatta bir değil birçok kez izlediğim bir filmdi. Çok etkilenmiştim filmden, öyle ki filmin tüm sahne ve diyalogları halen ezberimde yer etmiş durumdadır. Yani kitaba başlamadan önce içeriğe genel olarak hakimdim. Peki bu çok kötü mü oldu? Hayır, çünkü konu gereği yazar karışık bir anlatım kullanmış; filmi hiç bilmeseydim bu anlatımın kopukluklarla dolu olduğunu düşünebilirdim... 
   
   Belki yine severdim ama daha az anlardım kitabın altmetnini, verdiği mesajı ve karakterlerini. Ayrıca Brad Pitt, Tyler Durden karakterine; Edward Norton ise Narrator karakterine ister istemez yapışmış olduğu için kitabı onlardan ayrı düşünemedim. Bu sayede olayları daha kolay somutlaştırıp kafamda canlandırdım. Kitap boyunca Edward Norton ve Brad Pitt ile dolaştım durdum.

   Yıllardır kapitalizm ve medeniyet ile yaşayan insanlar artık bu kavramlara negatif bakmaktadır. Çünkü bu kavramların insan yaşamına entegre olması bir süre sonra yepyeni sorunlar doğurmuştur. Yukarıda bahsettiğim insanlar fakirler ya da zenginler değil, ekonomik durumu orta halli diyebileceğimiz kimselerdir. Yani kaybedebilecekleri bir şeylerin olması, onları hep çizgilerin içinde tutmuştu. Bu insanlar tükettikçe özgürleştiğine inanır. Onları daha çok çalışmaya iten sebep de daha fazla tüketme isteğidir. Orta halli insanların tüketme bağımlısı olduğu dünya bu haldedir ama ilkel anlamdaki özgürlük içgüdüsü hala derinlerde bir yerdedir. Yazar, bu jenerasyonun büyük buhranlar, savaşlar yaşamadığını; bu dönem insanlarının asıl savaşının ruhani olduğunu belirtiyor. Burada kastettiği de çağın dayatmalarına karşı insanların içindeki ilkel duyguların savaşından başka bir şey değildir.

   Karakteri zayıf bireyler, daha doğrusu henüz kendi gücünün farkında olmayan  insanlar her zaman daha güçlü birilerinin yanında yer almak isterler ve yaptıkları her işte onların onayını beklerler. Bu güçlü kişi, başkarakterimiz narrator (anlatıcı) için Tyler Durden’dir. Anlatıcı, Tyler’ı çok seviyor ve ona hayranlık besliyor. Tyler’ın ise bir amacı vardır: medeniyeti tasfiye etmek, tarihi silmek. Kısacası dünyayı formatlamak istiyor diyebiliriz ve bunun için kapsamlı bir planı vardır: Kargaşa Projesi. Tyler ve Anlatıcımız, bu amaca ulaşmak için neler yapacak? Kargaşa Projesi nedir ve proje başarıya ulaşacak mı?

   Chuck Palahniuk’un Dövüş Kulübü kitabında bize yansıttığı  altmesajlar birçok üniversitede birçok öğrenciye tez konusu olmuş, hakkında sosyoloji öğrencileri tarafından onlarca sayfa analizler yazılmıştır. Dövüş Kulübü’yle ilgili en ilginç noktalardan biri de analiz eden insan sayısı kadar değişik görüşün olması. Yani bu kitap, her okuyanın farklı çıkarımlar yapabileceği bir eser diyebiliriz. Bazıları bu kitap bir tüketim toplumu eleştirisi derken, bir kısım insan da bilinçaltımıza yapılan sübliminal mesaj bombardımanı olarak nitelendiriyor, kimileriyse bariz bir New Age propagandası olduğunu söylüyor. Aynı şekilde kitabın başkarakteri Tyler Durden için de kimi Mesih derken, kimileri ‘Tyler bizim nefsimiz’  diyor.  Tyler’ı şeytan olarak nitelendirenlere bile şahit oldum. Sizin de kitabı okuduktan sonra farklı çıkarımlarınız olursa şaşırmayın. Bakalım Tyler size nasıl gözükecek, bunu merak etmiyor değilim. Siz de bu konuda Jetonya’ya yorumlarınızı bırakabilirsinizJ

    Kitabın tam bir yeraltı edebiyatı eseri olduğunu ve küfürler, argolar içerdiğini söylemek gerek. Ayrıca kitap, film ile büyük ölçüde örtüşse de haliyle farklılıklar da mevcut. Mesela sonları farklı. Sonlarını kıyaslamayacağım çünkü ikisinin sonu da ayrı bir keyifliydi. Benim tavsiyem, sadece kitabı okumakla ya da filmi izlemekle kalmayın; ikisini de tecrübe edin.

Keyifli Okumalar Diliyorum…

Şunu da şuraya bırakayım, kitap boyunca zihnimde duydum.

----------------------------------------------------

Goodreads Puanı: 4.20 / 5.00

Jetonya Puanı: 3.90 / 5.00

----------------------------------------------------

Kitaptan Dikkat Çeken Alıntılar:

Uykusuzluk böyledir işte. Kafandaki düşünceler bütün gece yayın yapar.

Güzel ve emsalsiz bir kar tanesi değilsin. Herkes gibi sen de o çürüyen organik maddeden yapılmasın.

Neyi neden yaptığını bilmiyor, sonra da ölüp gidiyorsun.

Eğer ne istediğini bilmezsen, bir bakarsın istemediğin bir sürü şeyin olmuş.

İşte bu özgürlüktü. Bütün umutlarınızı kaybetmek özgürlüktü.

Bu senin hayatın ve anbean sona eriyor.

Etrafıma baktığımda bugüne kadar yaşamış en güçlü, en akıllı adamları benzin pompalarken ve garsonluk yaparken görüyorum.

Birkaç yara izim olmadan ölmek istemiyorum.

Mobilya satın alırsınız. Kendinize dersiniz ki, bu hayatım boyunca ihtiyaç duyacağım son kanepe. Kanepeyi alırsınız ve sonraki birkaç yıl boyunca hangi işiniz ters giderse gitsin, en azından kanepe sorununuzu çözmüş olduğunuzu bilirsiniz. Sonra aradığınız tabak takımı. Sonra hayallerinizdeki yatak. Perdeler, halılar... Sonra o güzel yuvanızda kısılıp kalırsınız. Bir zamanlar sahip olduğunuz şeyler artık sizin sahibiniz olur.

Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar; neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri alabilmek için.

Bu Yazımı Sosyal Medya Hesaplarınızda Paylaşın