Merhabalar
Uzun süredir bir şeyler yazmıyordum, bu gezi yazısıyla
suskunluğumu bozacağım. İnsanın mutluluğunda en önemli etkenlerden biri kesinlikle “gezmek” olmalı. En
azından benim ihtiyaç piramidim için önemli bir etken... Bu yüzden sık sık hava durumu, iş durumu, maddi durum
ve takvim gibi parametreleri göz önünde bulundurarak gezi planları yaparım. Bu
planlardan biri de mevsim kışa dönmeden Amasra’ya gitmekti. Neyse ki Ekim’in ilk haftası tüm şartlar olgunlaştı ve
bana Bartın yolu gözüktü.
Neden Amasra?
Gideceğim yerleri seçerken referanslardan etkilenirim fakat
referanslarım çoğu zaman yaşayan kişiler olurdu. Ancak Amasra’yı seçişimde
durum biraz farklı oldu. Bu kez referansı tarihi bir kişiden aldım: Fatih Sultan
Mehmet. :)
Amasra, defalarca Fatih Sultan Mehmet’in övgülerine mazhar
olmuştur. Tarih okumalarımda bu övgülere şahit olduktan sonra ben de Bartın’a
bağlı bu küçük sahil ilçesini araştırmaya koyuldum. Gerek tarihi bir yer olması,
gerek araştırmalarımda karşılaştığım görseller ve tabii ki Sultan Mehmet’in
sözleri Amasra’yı listeme kesin olarak soktu.
Fatih Sultan Mehmet ve Amasra
Karamanoğulları, kendisini Anadolu Selçuklu Devleti’nin
mirasçısı olarak görüyor; bu yüzden Osmanlıya teslim olmamak için direniyor.
Fatih Sultan Mehmet de Karaman sorununu çözmeden önce Karadeniz Bölgesi’nde
güvenliği sağlamak istiyor ve Karadeniz
seferi başlıyor.
Amasra, o dönem Cenevizlilerin kontrolünde olan önemli bir
ticaret limanıdır. Sultan Mehmet, 1460 yılında Bartın’a kadar gelir; Veziriazam
Mahmud Paşa ise donanmayla şehre yaklaşır. Hem denizden hem de karadan gelecek
tehlikenin farkında olan Cenova Senyörü, savaşmadan Amasra’nın anahtarını Fatih
Sultan Mehmet’e gönderir.(17 Ekim 1460) Sultan, o ana kadar güzelliğinin ününü
duyduğu Amasra’yı ilk gördüğünde buraya “Çeşm-i Cihan(Dünyanın Gözbebeği)”
benzetmesi yapar. Yine sonradan
defalarca Amasra için “cennetten bir
köşe” gibi güzellemeler sarf edecektir.
Amasra’ya Nasıl Gittim?
Kendi aracım olmadığı için otobüs terminalleri sıklıkla
uğradığım yerlerdir. Esenler Otogarı’ndan Metro Turizm ya da Efetur
yazıhanelerine giderek Bartın’a bilet alıyorsunuz; 70 lira gibi bir ücreti var.
Siz de benim gibi otobüsle gezenlerdenseniz geceye bilet almanız daha iyi olur
çünkü geceyi yolda geçirirsiniz ve sabah erkenden Amasra’yı gezmeye
başlayabilirsiniz. Bartın Terminali’ne indikten sonra Amasra otobüslerini
bulmakta zorlanmayacaksınız.
Bartın-Amasra arası yaklaşık 20 km ve 5 lira ücreti var.
Ve Amasra’ya Geldik
Eveeet, indikten sonra eminim siz de ilk önce sahil boyunca yürümek
isteyeceksiniz :) ve çok geçmeden Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı fethi anısına yapılan
heykeller sizi karşılayacak.
Keşfe başlamadan önce bir konuya değinmek istiyorum. Yiyip içtiklerimi anlatmayı sevmem ama iyi şeyleri
ödüllendirmek gerektiğini düşünüyorum. Kahvaltımızı Hamam Cafe’de yaptık. Diğer mekanlar da böyle mi ya da
biz mi nokta atışı yaptık bilemiyorum ama kahvaltı benden tam not aldı. Pek çok
kafede oldukça zayıf kahvaltı tabaklarına 15 lira yazıyorlar. Getirdikleri de
domates, salatalık, peynir, zeytin, birkaç çeşit reçel ve sınırlı çaydan
başka bir şey değil. Ancak Hamam Cafe’de durum böyle değildi: gerçek bir köy
kahvaltısı vardı masada. Sucuklu yumurtadan menemene, börekten kaymağına,
patates kızartmasına kadar enfes bir kahvaltıydı. Üstelik fiyat da kişi başı sadece
20 liraydı. Çıkarken memnuniyetimi mekan sahibine de belirttim ve Amasra’nın
keşfi tok karınla devam etti. :)
Blogumu az çok okuyanlar tarih merakımı bilir. Yani
Amasra’yı sevme nedenlerimden biri de dokusunda
tarihi barındıran eski bir yerleşim yeri olmasıydı. Şu an surlar ve kale
kalıntıları her ne kadar yıkık veya yarım yamalak olsa da hayal gücüm onların
tam halini görmemde bana yardımcı oldu. Amasra’nın kenarlarında yükselen surları, surların içindeki yaşamı, denizden
gelen Osmanlı donanmasını, şehirdeki paniği, Fatih Sultan Mehmet’in heyecanını
ve hayranlığını hayal etmek benim için gezinin en keyifli anlarındandı. Amasra’nın
her yerinde sur ve kale kalıntılarını görebilirsiniz. Dünyanın bu küçük cennet
köşesinde tarihi solumak, yaşamak bana harika hissettirdi.
Gezinti esnasında nerede soluklansak, nereye otursak müthiş
manzaraya şahit oluyorduk; yine yürürken de manzara tüm ihtişamıyla bize eşlik etti. Oturup hiç sıkılmadan ve tek kelime etmeden saatlerce seyir yapabilirdim.
Amasra adı nereden geliyor?
Amasra, az önce de bahsettiğim gibi çok eski bir yerleşim
yeridir. Geçmişi milattan önceye dayanır. Eski adının Sesamos olduğu
biliniyormuş. Ancak daha sonra Kraliçe Amastris’ten esinlenerek bu adı almış.
“Kraliçe Amastris de kim?” diyeceksiniz tabii. Amastris; bir Pers prensesiymiş,
sonra defalarca evlenip boşanmış, cinayetler, tuzaklar derken anlayacağınız entrika
dolu klasik bir kraliçe hayatı yaşamış. Biz kadının hayatını şimdi esgeçelim.
Amasra’nın adının Kraliçe Amastris’ten geldiğini bilelim yeter. :)
Amasra Kalesi
Kale, Bizans Dönemi’ne ait ancak Cenova ve Osmanlı
hakimiyetindeyken birçok kez onarılarak değişikliğe uğramış. Kale sınırları
içerisinde Fatih Camii ve Şapel bulunuyor. Dar Amasra sokaklarında gezerken
karşınıza çıkan kale kalıntılarında değişik figürler ve işaretler görebilirsiniz. Sizi bilmem ama yazının başında da dediğim gibi tarihi
solumak ve gözlemlemek benim çok hoşuma gidiyor. O yüzden ayrı bir sevdim Amasra'yı.
Kemere Köprüsü
Kemere Köprüsü, Amasra’nın sembolü haline gelmiş bir
yapıdır. İki mahalleyi birbirine bağlayan köprü Romalılar döneminde inşa
edilmiş ancak sonraları defalarca restore edilmiş. Köprü, her iki tarafında da
eşsiz birer manzara barındırıyor. 30 metrelik köprüye onlarca fotoğraf karesi
ve dakikalarca süren bir seyir sığdırdım. Kesinlikle gezinin en hoş
duraklarından biriydi.
Köprü üzeri oldukça hareketliydi: dış çekime gelen evli
çiftler, fotoğraf çekmek için sıraya giren insanlar, hayran hayran manzarayı
izleyenler ve sokak müzisyenleri…
Tavşan Adası
Tavşan Adası en güzel, Ağlayan Ağaç mevkiinden dürbünle
gözlemlenebilir. Bu adaya ulaşım yok ancak tekne turundayken yaklaşılabilir.
Adından da anlaşılabileceği gibi adada tavşanlar varmış. En azından eskiden
öyle olduğu söyleniyor. Yani ben tavşan falan görmedim :) Ayrıca adada bir kaya oyuğu bulunuyormuş.
Geçmişteki bir inanışa göre bu oyuğun hastaları iyileştirici özelliği olduğu
düşünülüyormuş. Bu yüzden hastalar sandalla bu oyuktan geçirilirmiş.
Fatih Camii ve Kılıçlı Hutbe Geleneği
Kalenin içinde yer alan camii, Bizanslılar tarafından kilise
olarak inşa edilmiş. Kale Cenevizlilerin eline geçtikten sonra Latin kilisesine
dönüştürülmüş. Son olarak Fatih Sultan Mehmet burayı camiye çevirmiş. Söylenenlere göre Sultan Mehmet, ilk Cuma
hutbesini elinde kılıçla kendisi vermiş. Ve kılıcı camiye bırakmış. Günümüzde de
gelenek devam ettirilerek Cuma ve bayram namazlarında hutbe, elde kılıçla veriliyormuş.
Küçük Kilise (Şapel)
Amasra Kalesi’nin içinde bulunan ibadet yeri, Osmanlının
fethinden sonra mescide çevrilmiş.
Cumhuriyetin ilk yıllarında(1930) ibadete kapatılan yapı, Kültür
Bakanlığımız tarafından iki kez onarılmış ancak gerek zamanın etkisi gerekse de
defineci ve hırsızlar sebebiyle zarar görmüş. Yani şu an çok iyi durumda olduğu söylenemez. Yüzlerce
yıllık duvar resmi ve mozaiklerden maalesef eser yokmuş. Son restorasyondan
sonra(2002) müzeye çevrilmiş.
Benim yazmaktan ellerim yoruldu, umarım siz okumaktan
yorulmadınız. :) Fazla uzadı artık sonlandırıyorum. Daha bahsedemediğim yerler var. Mesela
Ağlayan Ağaç’ı anlatmadım, Kemere Köprüsü’nden geçtikten sonra tabelaları takip
ederek 4-5 dakika yürüyüşle gidebilir ve Tavşan Adası’na karşı bir şeyler yiyip
içebilirsiniz. (Bu 4-5 dakikalık yürüyüşte ev yapımı enterasan reçeller
göreceksiniz, epey rağbet görüyor, meraklıları çok fazla :) )
Sonraa değinemediğim bir diğer yer de Çekiciler Çarşısı.
Burada el işi ürünler, ev eşyaları, süsler, takılar, kitapçılar bulabilirsiniz.
Tabii seri üretimin Çekiciler Çarşısı’nı da etkilediğini söylemek gerek; çok
fazla özgün ürün bulunamıyor. Ohoo daha müzeden bile bahsedemedim ya.
Unutmadan akşam yemeğinizin menüsünü de vereyim: Amasra
salatası ve balığı meşhurmuş, tecrübe etmeden sakın ayrılmayın. :) He son olarak
gece konaklamak isteyenler rahatlıkla otel veya pansiyon bulabilir. Bu konuda sıkıntı çekmezsiniz.
Yazımda mekanların yol tariflerine çok fazla girmedim çünkü
Amasra küçük bir yer, yani anlattığım yerler birbirine yakın. Kaybolmazsınız,
yürüyerek tüm Amasra’yı bir günde tadını çıkara çıkara gezebilirsiniz.
Ben Ekim ayında gittim, denize girmek istiyorsanız daha
erken gitmenizi tavsiye ederim. Zaten gidecekseniz veya bu yazıyla gitmeye karar verdiyseniz şimdiden iyi
eğlenceler diliyorum :) Okuduğunuz için çok teşekkür ederim, görüşmek üzere…
Bu Yazımı Sosyal Medya Hesaplarınızda Paylaşın
Amasra'ya yıllar önce gitmiştim. Sayenizde tekrar gitmiş kadar oldum. Güzel bir yer. Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSilOkuduğunuz için teşekkürler, ben de çok beğendim :)
SilKesinlikle görülmeye değer bir şehir şu fotoğraflara baakk :) heleki fatih sultan mehmet i de çok severim kii. Umarım bir gün görürüm yazınız çok güzeldi geçmiş kadar olduk kültürlendik ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilFırsatınız olursa kesinlikle gidip görün. Yorum için teşekkürler :)
SilIyiki de gitmişim dediğim yerlerden biri burada yazılanların fazlası var eksiği yok eline sağlık devrem ;)
YanıtlaSilEyvallah Kamer, ben de çok beğendim :)
Silamasra bartın görmedim. ya esenlerden diyosun. peki baksana, yani günübirlik gidip dönülebiliyor mu ya. o yukardan çektiğin fotolar ne güzel :)
YanıtlaSilÖncelikle sağ ol deeptone, hoş geldin :) Günübirlik şöyle yapılabilir. Bir gece yolculuğu ile Amasra'ya gidilir, tüm gün orada geçirilir. Yine bir gece yolculuğu ile İstanbul'a dönülebilir. Ama iki gece üst üste otobüs yolculuğu yorucu olur, pek önermiyorum yani :)
Silben bartında okudum :) 2008-2015 yılları arasında yuksek lısansımda dahıl bunalım kacamaklarımız amasradaydı =) O gunlerıme gıttım sayenızde :) ama eskı halı daha guzeldı :) keske o halını de gorebılseydınız koprunun ve limanın :) ıyı gezmeler :)
YanıtlaSilSağ olun hocam. Eminim daha güzeldir eski hali ancak ben yine de çok beğendim Amasra'yı :)
SilGerçekten küçük,şirin bir yer.Adının kraliçeden geldiğini de öğrendim bu sayede :)
YanıtlaSilKesinlikle, bir gün tekrar gitmeyi umuyorum :)
SilKeyifle okudum. Teşekkürler...
YanıtlaSilOkuduğunuz için çok teşekkür ederim.
Sil