27 Şubat 2017 Pazartesi

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim / Joanne Greenberg Jetonya Kitap İncelemesi

joanne greenberg kitap incelemesi
Orijinal Adı: I Never Promised You A Rose Garden
Sayfa Sayısı: 282
Yayınevi: Metis Yayınları
ISBN: 9789753424080

Benim Gözümden:

  Şizofreni, kitaplarda veya filmlerde en çok ilgi gören konulardan biridir. Bunu bilen yapımcılar ve yayınevleri ‘müşterilerini’ tatmin etmek için bu tür konulara yöneliyor. Durum böyle olunca hastalık üzerine yetersiz bilgiyle  gerçek dışı ve toz pembe kurgular yazılıyor.

    Şizofreninin işlendiği kurgularda, bu hastalığa yakalananların aşık olunca veya çevresi tarafından sevgi yağmuruna tutulunca iyileştiğini görürüz. Diğer bir mesele de şizofreni hastaları nedense hayali dünyalarında bir kahraman ya da çok önemli biri olurlar. Böylece biz de bu başkarakteri severiz, kendimize yakın buluruz. Popüler kültür yazarlarının bu hastalığı böylesine romantikleştirerek ve iyimser şekilde önümüze koyması yüzünden durumun vahametinin farkında olamıyoruz...

  Şimdi, ticari kaygılarla çarpıtılarak yazılmış tüm şizofreni hikayelerini unutun ve izin verin bu kitap size gerçekçi bir şizofreni portresi çizsin. Çünkü yazarı Joanne Greenberg, bu hastalığı yaşamış biri. Hatta bunu gizlemek için kitap bir süre Hannah Green takma adıyla basılmış.

joanne greenberg kitap       Psikolojiye olan ilgimden dolayı tanıtım bültenini okur okumaz kitaba ısındım. 16 yaşındaki Deborah adlı kızımız, sosyal hayatla yaşadığı sorunlar nedeniyle kendine düşsel bir hayat yaratmış ve oraya sığınmıştır. Bu düşsel hayatı yaşadığı yere verdiği isim YR’dir. Kısa süre sonra gerçek dünya ve YR çatışmaya başlar. Haliyle bir insan iki hayatı birden yaşayamaz. Deborah bu iki yaşam arasında gidip gelmektedir, bu da gerçek hayatla arasında iletişimsizliğe sebep olmaktadır. Ailesi, intiharın eşiğine kadar gelen Deborah’ı bir akıl hastanesinde tedavi ettirmeye karar verir. Kitap işte burada, Deborah ve ailesi hastaneye giderken başlıyor. 

  Deborah’ın kardeşi Suzy bu olaylardan nasıl etkilenecek? Deborah’ın hastane yaşantısı, sancılı tedavi süreci ve diğer hastalarla ilişkileri nasıl olacak? Annesi ve babası hastaneye yatırma kararları  yüzünden pişman olacak mı? Bunlar gibi merak edilen konular okuyucuya aktarılıyor. Değinmeden geçemeyeceğim diğer bir konu da hastane tasvirleriydi. Yazar, akıl hastanesini öyle net betimlemiş ki hastane koridorlarında bizzat bulunmuş gibi hissettim. 

    Ben de Deborah ile Dr. Fried’in seanslarına girdim, tedavisinde onu yalnız bırakmadım. Ama aklımda hep bir soru vardı: sadece 16 yıldır hayatta olan bir kız ne yaşamıştı da bu illete yakalanmıştı? Tek bir sebebi olamazdı tabii ki…

    Yüksek tempo gibi  bir beklentiniz olmasın. Türü aksiyon olmadığı için durağan ilerleyen bir kitaptı. Zaten bunu tahmin ederek okumuştum ve etkilendiğimi söyleyebilirim. Hislerimizin hafızası çok güçlüdür. Olayları kolay unuturuz ama  hissettiklerimizi unutmak o kadar kolay değildir. Bu kitap da hissettirdiklerini unutamayacağım kitaplardan biri oldu. Ayrıca bu kitabın okuyucuları genelde kadınlardır ama ben cinsiyet ayırmaksızın öneriyorum. Son olarak tekrarlamak istiyorum: ilgi alanınız değilse sevmeyebilirsiniz ama konuya ilginiz varsa es geçmeyin.

Keyifli okumalar diliyorum...

-------------------------------------------------
Goodreads Puanı: 3.85 / 5.00

jetonya puan sistemi
Jetonya Puanı: 3.40 / 5.00
-------------------------------------------------

Kitaptan Dikkat Çeken Alıntılar:
Sağlıklı olmak, yalnızca hasta olmamak demek değildir.

Bütün hasta insanların hastanelerde olduğunu mu sanıyorsun sen?

Cehennemin eşiğine gelmiş kişilerin şeytandan ödü kopuyordu; zaten cehennemin içinde olanlar içinse şeytan özel biri değildi.

Çölde doğup büyümüş bir insana daha görmediği nice bereketli, verimli, olağanüstü derecede güzel topraklar olduğu nasıl anlatılabilirdi?  

Bir keresinde kendine korkunç işkenceler yapan bir hastam olmuştu. Ona neden böyle şeyler yaptığını sorduğum zaman "Bunları bana dünya yapmasın diye." karşılığını vermişti. Sonra "dünyanın neler yapacağını görmek için biraz bekleseniz" demiştim. O da "Anlamıyor musunuz? Eninde sonunda oluyor bunlar, bu şekilde hiç olmazsa kendi yıkımımı kendim yönetiyorum." diye yanıt vermişti.

Birinin cezası olmak hoşuma gidiyor; gerekli olduğum duygusunu veriyor bu bana.

Birisi seni kırdığı zaman hiç ağlama, gül. Seni üzdüklerini bilmelerine asla izin vermemelisin.

Bu Yazımı Sosyal Medya Hesaplarınızda Paylaşın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder